A Silver Mt. Zion : Post-rock okyanusu
25 Eylül, 2006
Ne zamandır bir A Silver Mt. Zion yazısı kaleme almak istiyordum. Bunun için grubun yeni bir çalışma yapmasını bekliyorDUM, ama artık daha fazla bekleyemeyeceğim. Zira uzun zamandır bu gruba duyduğum sevgi bir aşka dönüştü diyebilirim.
Altı elemanlı A Silver Mt. Zion’un üç elemanı Efrim Manuck, Sophie Trudeau ve Thierry Amar aynı zamanda Godspead You! Black Emperor’da çalmaktadır. GYBEmperor ismini Montreal’den tüm dünyaya duyurdu. Hem de kimi zaman 20 dakikayı aşan şarkılara, müziğinin soyutluğuna, dinleyebilmek için sizden bir mod talep etmesine rağmen. İmkansızı düşlemişler ve düşleri gerçek olmuştur. Ama ne yazık ki, GYBE’ ın bu haklı başarısı A Silver Mt. Zion’ un anlaşılmasına engel teşkil etti. Mesela grup, GYBE’ın bir yan projesi olarak görür kimileri, her ne kadar grup üyeleri bu yakıştırmadan rahatsız olduklarını ve kendilerinin 6 üyeli, GYBE’dan farklı bir grup olmadıklarını söyleselerde…
Grubun başyapıtı He Has Left Us Alone but Shafts of Light Sometimes Grace the Corner of Our Rooms... da bir şarkı vardır ki grubun tüm varoluş sebebini açıklar. Sonsuz hüzün, ilham, duygu, gözyaşı deposu, For Wanda… Şarkıdaki matem havasından şarkının bir ölen birine yazıldığı bellidir. Ama, şaşırtıcı bir şekilde Wanda, Efrim’in o GYBE ile turnedeyken hayata gözlerini yuman köpeğidir. Söylentilere göre Efrim bu olaydan sonra müzikten iyice soğumuş; bir gün piyanosunun başına tekrar oturana kadar… Wanda’nın anısına bir albüm yapmak ister Efrim, ama grubu GYBE’ın formatı buna müsait değildir.
Ayrıca Elfim’in kafasında spontane, müzik yazmaktan çok neyin daha kulağa iyi geleceğini deneyecek, kimi zaman tüm müzikal kuralların yerle bir edildiği bir grup kurma fikri gelir. Burdan yola çıkılarak bir baş yapıt doğar; grubun debutu He Has Left Us Alone but Shafts of Light Sometimes Grace the Corner of Our Rooms... Born into Trouble as the Sparks Fly Upward isimli diğer güzel bir ASMZion yapıtı da 2001 yılında dinleyicisiyle buluşur. Bu albümle birlikte tamamı ile enstrümantal şarkıların sayısında azalma yaşanır. Hele 2005 çıkışlı son albümleri Horses in the Sky ‘da vokalli şarkılar iyiden iyiye ağırlığını hissettirir. Ama He Has Left Us Alone… albümüne obsesif bir tutkuyla bağlı kimi Zion fanlarını rahatsız etsede, bir çok fan bu durumdan pekte şikayetçi değildir. Sözler öylesine şairanedir ki, müziklerinin ruhuyla uyuşur ve ondan bağımsız değerlendiremez. Üstelik sözler son derece politiktir. Politik şarkı sözleri genellikle kötüdür. Çok az grup politik ve güzel bir şarkı yazmayı başarabilir. Zion da onlardan biridir işte. “Get through this life without killing anyone and consider yourself golden/ The world’s a mess so are we / When the world sick can no one we be well, but i dreamt of we was all beautiful and strong” İşte bu dizeler o Horses In The Sky albümünün God Bless Our Dead Marines şarkısından… Birde grubun tüm ticari kaygıları hiçe sayıp ikide bir isim değiştirmesi hadisesi var. “The Silver Mt. Zion Memorial Orchestra & Tra-La-La Band, The Silver Mt. Zion Memorial Orchestra And Tra-La-La Band With Choir, Thee Silver Mountain Reveries, Thee Silver Mt. Zion Memorial Orchestra & Tra-La-La Band, Thee Silver Mount Elegies” Tüm bunlar grubun şimdiye kadar edindiği isimler.
Bu şimdiden uzun bir yazı oldu ama tahminimce bir A Silver Mt. Zion dinleyicisini tatmin etmeye yetmemiştir. Bunu grubun kelimelere dökülemeyecek yoğun, duygu dolu müziğine bağlayalım. A Silver Mt. Zion bir post-rock grubu değil, bir post-rock okyanusudur; ne zaman dolaşmaya çıksanız yeni şeyler keşfedersiniz./ Taner Torun
Posted by lostgardens 18:00
2 Comments:
-
- Adsız said...
25 Eylül, 2006 20:05ooo harika sliver mt. zion yazısı. çok sevindim çok. postrock demişken kasım gibi do make say think'i izleme ihtimalim var, siz mogwai'leri göre durun ben dmst ile yetinicem. izleyebilirsem yazısı da gelir sonra...- ________ said...
04 Ekim, 2006 09:59super olmuş yazın just as usual